Çene ve Diş Cerrahisi


Yirmi Yaş Dişleri

Adından da anlaşılacağı gibi yirmi yaşında sürmesi gereken üçüncü büyük azı dişleri, çoğunlukla gömülü kalmakta yada yarım sürebilmektedir.

Gömülü kalan dişler zamanla kist ve enfeksiyon oluşturma eğilimi gösterir ve o bölgedeki kemiğin zarar görmesine veya tamamen yok olmasına neden olur. Bu nedenle gömülü/yarı gömülü dişlerin mutlaka 6 ayda bir panoramik röntgen ile kontrol edilmesi ve risk oluşturan bir durum oluşmaya başlamış ise erken müdahale ile zararın önüne geçilmesi çok önemlidir.

Kliniğimizde Doçent ve Uzmanlardan oluşan Çene Cerrahisi ekibimiz klinik ve röntgen incelemesi sonrası risk durumunuzu belirleyerek size gerekli yönlendirmeleri yapacaktır. Risk analizinin en önemli getirisi herhangi bir olumsuz durum oluşmadan gerekli girişimlerin yapılabilmesi için size avantaj kazandırmasıdır. Çünkü iltihaplanma veya kist oluşumu, çevredeki kemikte hasar oluşturduğu için, hasarlı bölgede yapılan operasyon sonrası iyileşme daha ağrılı ve sıkıntılı olmaktadır. Bu ağrı, şişme gibi sıkıntıları yaşamamanız için şikayetiniz olmasa bile 6 ayda bir düzenli kontrol olmalısınız.

a) Çürük; 20 yaş dişleri konum olarak çok geride olduklarından ve genellikle düzgün doğrultuda süremedikleri için temizlik ve bakımları daha zor ve bu sebeple çürümeleri daha kolaydır. Bu dişler çürüdükten sonra ise çok geride olmalarından dolayı tedavileri zordur. Ayrıca diğer dişlerden çok daha değişik olan kök kanalı yapıları sebebiyle kanal tedavisi de çoğu durumda uygulanamamaktadır.

b) İkinci Büyük Azı Dişine Etkileri; 20 yaş dişleri genellikle düzgün pozisyonda süremedikleri için çevrelerindeki besin artıklarının birikimiyle veya yanındaki büyük azı dişine uyguladıkları basınçla komşu dişte de madde kaybı ve çürüklere sebep olabilmektedirler. Bu şekilde zarar verebilme potansiyeline sahip 20 yaş dişlerinin de çekilmeleri gerekmektedir.

c) Perikoronitis; (Çevre dişeti inflamasyonu) 20 yaş dişleri kısmen gömük kaldıkları durumlarda üstündeki dişetiyle arasında biriken bakterilerin yol açtığı bir enfeksiyon gelişebilir. Bu esnada yüzde şişme, ağız açmada zorluk, ağrı, ağız kokusu, lenf bezlerinde şişlik ve ateş gibi durumlar görülebilir.

ç) Dişlerde Çapraşıklık; 20 yaş dişleri normal pozisyonda süremediklerinde, sürme esnasında dişlere uyguladığı basınç sebebiyle diğer dişlerde de hareketliliğe yol açabilir ve diş dizisinde çarpıklık gibi durumlara rastlanabilir.

d) Ağrı; 20 yaş dişleri normal pozisyonlarında süremediklerinde yan dişlere uyguladıkları basınçla ağrıya yol açabilmektedirler.

e) Kist Oluşumu; 20 yaş dişleri tam olarak gömülü oldukları veya kısmen gömülü oldukları durumlarda bazı hastalarda kist oluşumuna sebep olabilmektedirler. Bu durum muayene esnasında hekiminizin çekeceği panoramik röntgenle teşhis edilebilmektedir.

f) Yanak Isırma; 20 yaş dişleri genelde normal pozisyonda süremediklerinden hastalarda yanak ısırma ve mukozada yaralanma şikayetlerine sebep olabilmektedir. Böyle durumlarda da 20 yaş dişlerinin alınmaları uygundur.

Çene cerrahımız Dr. Mustafa Sabri Şencan 20 yaş dişlerinin risk analizi sonucunda herhangi bir olumsuzluk içeriyor ise ancak çekilmesini tavsiye etmektedir. Problem içermeyen dişlerin çekimine gerek yoktur.

ÇENE KİSTLERİ

Çene kistlerinin en çok oluşma nedeni enfeksiyon ve gömük dişlerdir. Diş çürükleri sonrasında bakteriler ilerleyerek diş kanalı yoluyla kemiğe ulaşır. Dişin kök ucundaki kemik eriyerek yok olur ve bu bölgede bakteri istilasına yanıt olarak granulasyon dokusu denilen bir nevi bariyer görevi gören bir doku oluşur. Bu dokunu görevi bir bakıma bakterileri durdurmak ve ilerlemesini engellemektir. Fakat dişe tedavi yapılmadığı ve bakteri gelişi devam ettiği sürece yok olan kemik alanı sürekli genişler ve büyük boyutlara ulaşır. Artık bu alanın etrafında zar benzeri bir yapı oluşmuş ve içi de kist sıvısı ile dolmuştur. Bu sıvının çevreye uyguladığı basınç ile kemik daha çok erir. Kemik eridikçe kist daha çok büyür ve bir kısır döngü şeklinde durum devam eder. Bu tür durumlarda hastalar pek rahatsızlık, ağrı hissetmez. Tekrar enfeksiyon oluşup ve şişinceye dek veya bazı anatomik noktalara baskı ve ağrı olana kadar kistler sessizce gelişme imkanı bulur. Bu süre birkaç ay veya birkaç yıl arasında değişir. Bu süre sonunda ise sıklıkla çene kemiğinde ve yüzde kalıcı hasar ve deformasyonlar kaçınılmaz olmaktadır.



Gömük dişlerde dişin içerisinde bulunduğu bir kese bulunmaktadır. Bu kese bazı durumlarda genişleyip kistik dönüşüme girmektedir. Bu tarz dönüşüme geçmiş olan gömük dişlerin çekimi ve kistin çıkarılması gerekmektedir. Eğer ertelenirse kist sürekli büyüyerek daha fazla kemiğin yok olmasına neden olur. Bu nedenle gömülü dişler 6 ayda bir düzenli kontrol edilmeli ve risk oluşmaya başladığında operasyon yapılmalıdır.

Tüm kistlerde en büyük risk erken müdahale edilmediğinde çevre dokularda büyük hasara neden olmaları ve bazı durumlarda kansere dönüşebilmeleridir.

Kist, merkezden çevreye genişleyerek büyüyen, etrafında çeper ile çevrili patolojik bir oluşumdur. Kistlerin büyürken oluşturdukları başınç komşu dişlerin köklerinde ve kemikte erimeye neden olur, çok fazla büyüyen kistlerde komşu dişlerin bu nedenle kaybı görülebilir.

Kistler, embriyolojik gelişim sürecinde dokular içine yerleşen hücre artıklarının iltihap gibi etkenlere maruz kalmasıyla gelişebildikleri gibi, enfekte kök kanalından gelişen irritasyon sonucu kök ucu bölgesinde meydana gelen patolojik değişiklikler ile veya kök ucunda kistik lezyonu bulunan dişlerin çekimi sonrası çene kemiği içinde bu lezyonun kalması sonucunda da gelişebilir.

Kist ameliyatlarında temel ilke tüm kistin çeperi ile birlikte çıkarılmasıdır. Kist lezyonu ile ilişkili olmayan komşu diş kökleri korunmalı ve kist içerisinde bulunan dişlerin apikal rezeksiyon yöntemi ile ağız içerisinde kalması sağlanmalıdır. Kist tedavisi sonrasında oluşabilecek fonksiyonel veya estetik sorunların tedavisi için büyük kist boşluklarının uygun kemik greftleri (kemik tozu) ve membranlar(bariyer) ile rekonstrüksiyonu gerekebilir.

Sinus Lifting

Üst çenede arka dişlerin üzerinde kemik içinde sinüs denilen boşluklar bulunur.Üst azı dişleri çekildiği zaman veya sinüzit gibi durumlar sonucunda bu boşluklar aşağı doğru sarkar ve kemik miktarı azalır. Bazı durumlarda implant yapacak kadar kemik miktarı kalmayabilir. Böyle durumlarda eksik olan kemik kısmının sentetik kemik tozları ile doldurulma işlemine sinus lifting denir.

Bu işlem açık yada kapalı teknik olmak üzere iki şekilde yapılır. Hangi işlem türünde yapılacağına mevcut kemik miktarına göre çene cerrahı karar verir.

İmplant uygulamasının başarısını sağlayan en önemli faktör, uygulamanın yapılacağı bölgedeki çene kemiğinin yeterli miktarda, yoğun, sert ve sağlam olmasıdır. Üst çene azılar bölgesi, gerek kemik kalitesinin çok iyi ve yeterli olmaması gerekse de sinüs adı verilen hava boşlukları nedeniyle implant uygulanmasını zorlaştırır. Sinüs tabanının dışarıdan bir kemik desteği ile yükseltilmesi ile implant uygulamasına olanak tanıyan kemik kütlesi oluşturulur.

Otojen Kemik Grefti

Aşırı kemik erimesi olan veya implantın üzerine yapılacak kaplamanın çok uzun olacağı durumlarda kemik miktarını artırmak için kullanılan tekniktir. Özellikle sentetik kemik greftleri ile yeterli kemik kazanımının başarılamayacağı büyük kemik eksikliği olan alanlarda uygulanır. Büyük miktarda kemik oluşturulmak istendiğinde karşılaşılan en büyük problem kemik greftinin vücut tarafından reddedilmesidir. Kişinin kendi kemiğinin kullanılması bu riski azaltır,başarı şansını artırır. Yirmi yaş dişlerinin arkasında bulunan alandan blok şeklindeki kemik parçası eksik olan bölgeye nakledilir ve bu bölgedeki kemikle kaynaşması beklenir. Yaklaşık dört aylık bekleme süresinin sonunda normal implant yapım süreci içerisinde yeni oluşan kemiğe implant yapılır.

Sentetik Kemik Grefti

Kemik eksikliği olan bölgelerde kemiği eski haline getirmek için en sık uyguladığımız teknik sentetik kemik tozları ile greftlemedir. Kemik greftleri, kemiğin yapısında bulunan minerallerin gözenekli parçacıklar şeklinde hazırlanması ile oluşan steril malzemelerdir. Eksik olan bölgedeki kemik bazı hazırlık işlemlerinden geçirildikten sonra kemik tozu buraya yerleştirilir. Dişetinin bu kısma ilerlemesini önlemek için membran dediğimiz bariyer işlevi gören malzemeler ile kemik tozunun üzeri kapatılarak küçük pinler ile sabitlenir. Birkaç ay içerisinde kemik hücreleri, bu kısımda yer tutucu görevi gören kemik tozlarının içinde gelişerek yeni kemik dokusu oluşumunu gerçekleştirir. Bu tür kemik greftleme işlemi implant yapımı ile aynı anda veya implant yapımı öncesinde uygulanabilir.

Kök Rezeksiyonu (Apikal rezeksiyon)

Kök rezeksiyonu; dişin kök ucunun ve etrafındaki ilişkili enfekte veya kist gibi patolojik dokuların çıkartılması işlemidir. Bu işlem; kök ucundaki enflamasyon ve enfeksiyonun kök kanal tedavisi veya bu tedavinin tekrarına rağmen iyileşmemesi ya da ilişkili kronik patolojinin varlığı halinde ilgili dişi ve çevresini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için yapılmaktadır.

Modern diş hekimliğinin ana amacı, diş kayıplarının önüne geçmektir ve doğal dişleri ağızda tutmak için çaba göstermektedir. Çünkü; tek bir dişin kaybı bile oral yapının sağlık ve estetiğinde olumsuz değişikliklere neden olmaktadır.

Instagram Feed
Follow us for before and after cases...
Appointment & Contact

Randevu Alın

Özel Çapa Cerrahi & Estetik Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği
Fahrettin Kerim Gökay Cad. Pınar Apt. No:135/2
Kat:1 D:2 34722 Ziverbey, Kadıköy / İstanbul